Türkiye’de demokrasinin gelişim süreci
Türkiye’de 1876 yılına kadar olan süreç siyaset bilimi açısından demokrasi olarak görülmese de, bu dönem temel hak ve özgürlüklerin şerri hukuk ve azınlık hukuklarınca teminat altına alındığı ve korunduğu bir dönemdir.
Türkiye’de demokrasi tanımı açısından ilk önce mahalle demokrasisi gelişmiştir. Türkiye’de mahalli demokrasiye ilk kez 1840’lı yıllarda geçilmiş ve bu dönemde vilayetler ve sancaklarda memleket meclisleri oluşturulmuştur. Memleket meclislerinin üyelerini halkın ve memurların seçtiği ve/veya seçildiği karma bir seçim ve yönetim sistemi vardır. Türkiye’de Osmanlı Hanedanı döneminde halkın önemli bir kısmi gayrimüslim olduğu için bu seçilenler arasında gayrimüslimler de vardır. Dünya’da bu dönemde azınlığa (bu dönemki tanımı) seçilme hakkı veren başka bir ülke bulunmamaktadır. Bu durum Dünya demokrasi tarihi açısından çığır açıcı bir gelişmedir. Dolayısıyla memleket meclislerine seçilenlerin önemli bir kısmını da bugün azınlık olarak ifade edilen o zamanki gayrimüslimler oluşturmuştur.*
Ülkemizde genel veya başka bir ifade ile umumi demokrasiye 1876 yılında geçilmiş ve anayasa ilk kez yazılı hale getirilmiş ve padişahın bazı yetkileri kısıtlanmıştır. 1876 öncesinde her ne kadar anayasa yazılı olmasa da anayasa olarak ifade edilen temel ve hak özgürlüklerin güvence altına alındığı şerri hukuk sistemi ile azınlık hukuk sistemleri bulunmaktadır.
1876 yılında meşrutiyetin ilan edilmesiyle birlikte seçimler yapılmış ve meclis toplanmıştır. 1878 yılında Rusya ile yapılan 93 harbi diye adlandırılan harp nedeniyle Sultan Abdülhamid hükümeti ve parlamentoyu fesih etmiştir. Sultan Abdülhamid, 93 harbinin ilan edilmesi ve kaybedilmesinden meclis ile hükûmet üyelerini sorumlu tuttuğu için ve Rusların da İstanbul önüne kadar gelmesiyle Anayasadaki fesih yetkisini kullanarak meclis ve hükümeti fesih yapmıştır.*
1908 yılında II. Meşrutiyet dönemi ilan edilmiş ve seçimler yapılmış ve Sultan Abdülhamid tekrar meclisi toplamıştır. Bu dönem siyaset bilimi açısından demokrasinin yeniden işlemeye başladığı dönem olarak görülmektedir. 1909 yılında Padişahın yetkileri neredeyse tamamen tırpanlanmıştır.
1908-1909 yılından saltanatın kaldırıldığı 1 Kasım 1922 yılına kadar Türkiye eski ünvanıyla Devleti Aliye’de demokrasi işlemiş ve İttihat Terakki Partisinin bütün nümayişlerine rağmen demokratik idare sürdürülmüştür. İttihat Terakki Partisinin Parlamentoya kendi adamlarını seçtirmek istemesi ve diğer muhaliflere bu amaçla baskılar kurması, Babıali Baskını ve Parlamentoyu Dağıtması gibi nedenlerle demokrasi ara sıra kesintiye uğrasa da bu dönem siyaset bilimi açısından demokrasi dönemi olarak görülmektedir.*
Tarihimize sopalı seçim olarak geçen 1913 seçimlerinde her sandık başına İttihat Terakkinin adamları bulunur ve bu adamların ellerine bir sopa bulunurdu. Bu seçimde İttihat Terakkinin adamları oy verecek olanı durdurur ve açık oy vermesini ve İttihat Terakkiye oy vermesini isterdi. Eğer oy kullanan gizli oy vermeye çalışırsa veya muhaliflere oy verirse, oy verenin kafasına bir sopa indirirdi.*
1922-1923 yılında saltanatın kaldırılmasıyla devletin yönetim sistemi cumhuriyet olarak değiştirilmiş ve tek parti iktidarının başlamasıyla demokrasi devri fiilen sona ermiştir.
1922 ila 1925 yıllarında Ankara Hükümeti yönetimi ele almış ve 1923 yılında kurulun tek partiyle yönetim devam etmiştir. 1925 yılı ve sonrasında çıkarılan takriri sükûn kanunu ile muhalifler susturulmuş, basın ağır sansür altına alınmış ve 1924 yılında kurulan ve kurdurulan siyasi partiler türlü bahane ve şayialarla kapatılmıştır.
1922 ila 1950 yılları arasındaki dönem sadece demokrasinin ortadan kaldırıldığı bir dönem değildir. Bu dönemde temel hak ve özgürlükler bütünüyle ortadan kaldırılmış, halkın ırz namus ve inanç hürriyetleri iki dudak arasında kalmıştır ve devlet aygıtınca baskılanmış ve/veya ortadan kaldırılmıştır. İnanç hürriyeti bugünkü anayasamızda bile savaş döneminde dahi devletin koruması gereken ve devletin kendisinin veya bir başka gücün müdahale etmesinden halkı koruması gereken bir haktır. Yani evrensel hukuk anlayışına göre inanç hürriyeti savaş döneminde bile sorgulanamaz ve devlet dâhil hiçbir kimse veya zümre inanç hürriyetine müdahale edemez.
İbadet hürriyeti, inanç hürriyetinden farklı bir kavram olup savaş, sıkıyönetim ve olağanüstü hal gibi dönemlerde anayasada ve kanunlarda belirlenen şartlarda temel hak ve özgürlüklerin özlerine dokunulmaksızın ölçülülük ilkesine de riayet etmek şartıyla ibadet hürriyeti kısıtlanabilir. Ancak, İnanç hürriyeti mutlak bir hak olduğu için savaş döneminde daha dokunulamayacak ve sorgulanamayacak bir haktır.
1950 yılında II. Dünya savaşıyla birlikte Dünya düzenini yeniden siyasi ve ekonomik olarak inşa etmek maksadıyla Marshall Yardımı adıyla anılan çeşitli şartlı paketler açıklanmıştır. Bunun yanında II. Dünya savaşından sonra Avrupa’daki baskıcı rejimlerin ortaya çıkardığı durum bütün dünyayı etkilediği için Türkiye dâhil bütün baskıcı rejimlerin şekilsel değil mutlak demokrasiye geçişi öngörülmüştür. Dolayısıyla Marshall yardımlarını alabilmek için ABD ve Birleşmiş Milletlerin baskısıyla bu dönemde demokrasiyle geçilmiştir.
1950 ila 2021 dönemi arasında askeri darbelerle demokrasi kesintiye uğrasa ve halkın iradesi dönem dönem baskılansa da bu dönem siyaset bilimi açısından demokrasi dönemi olarak adlandırılmaktadır.
Bilinenin aksine siyaset bilimi açısından, 1922 ila1923 yıllarında devletin yönetim şekli meşruti monarşiden cumhuriyete çevrilmesiyle birlikte demokrasiye geçilmemiş, demokrasiden geçilmiştir.
Tüm bu anlatımlardan sonra Türkiye’nin Demokrasi Kronolojisi aşağıdaki gibi gösterilebilir;
1299-1876 Monarşi-Temel hak ve özgürlüklerin İslam hukuku ile azınlık hukuklarınca güvence altına alındığı dönem.
1877-1878 Monarşi–Demokrasi-Temel hak ve özgürlüklerin İslam hukuku, azınlık hukuklarınca ve anayasa ile güvence altın alındığı dönem.
1878-1908 Monarşi-Temel hak ve özgürlüklerin İslam hukuku ile azınlık hukuklarınca güvence altın alındığı dönem.
1909-1922 Meşruti Monarşi–Demokrasi-Temel hak ve özgürlüklerin İslam hukuku ile azınlık hukukları ve anayasa ile güvence altın alındığı dönem.
1922–1950 Cumhuriyet-Temel ve özgürlüklerin bütünüyle ortadan kaldırıldığı dönem.
1950-2021 Cumhuriyet-Demokrasi-Askeri darbelerle kesintiye uğramasına ve demokrasinin olmazsa olmaz birçok unsurunu barındırmamasına rağmen bu dönem askeri dönemler hariç, Siyaset Bilimi açısından Demokrasinin uygulandığı ve/veya kısmen uygulandığı dönem olarak görülür.
Kaynaklar;
*Ekrem Buğra E. (2019) Osmanlı Demokrasisi
https://www.youtube.com/watch?v=x_0pq9L3D7c. 12 Ocak 2019.